Trilye (Zeytinbağı)
Tarih, Taş Evler ve Zeytin Kokusu
Trilye ya da eski adıyla Zeytinbağı, Bursa’nın Mudanya ilçesine bağlı, Marmara Denizi kıyısında konumlanan tarihi bir sahil kasabasıdır. Yüzyıllardır birçok medeniyete ev sahipliği yapan bu kasaba, Rum kültürünün izlerini taşıyan mimarisi, taş sokakları, zeytin ağaçlarıyla süslü yamaçları ve dingin deniziyle Marmara Bölgesi’nin en özel köşelerinden biri olarak kabul edilir.
Tarihi çok eskilere, antik çağlara dayanan Trilye, özellikle Bizans ve Osmanlı dönemlerinde önemli bir yerleşim yeri olmuştur. Kasaba, Rumların yoğun yaşadığı dönemlerde ticaret, zeytincilik ve balıkçılıkla öne çıkmış, zamanla Osmanlı kültürüyle harmanlanarak çok katmanlı bir yapı kazanmıştır. Zeytin üretimi ise kasabanın geçmişten bugüne kadar değişmeyen en temel geçim kaynaklarından biri olmuştur. Bugün bile sokaklarında yürürken zeytin ve zeytinyağının o özgün kokusunu duyabilir, üreticilerden doğrudan alışveriş yapabilirsiniz.
Trilye’nin dokusunu oluşturan taş evler, cumbalı yapılar ve Arnavut kaldırımlı dar sokaklar, adeta bir açık hava müzesi havasındadır. Bu evlerin büyük kısmı restore edilerek butik otel, pansiyon ya da kafeye dönüştürülmüştür. Özellikle sabah saatlerinde bu sokaklarda dolaşmak, kasabanın dinginliğiyle bütünleşmek için en doğru zamandır.
Kasabanın en dikkat çeken yapılarından biri Taş Mektep olarak bilinen Trilye Taş Mektebi’dir. 1909 yılında inşa edilen bu okul, Rum cemaati tarafından eğitimi güçlendirmek amacıyla yapılmış, ancak daha sonra çeşitli dönemlerde farklı amaçlarla kullanılmıştır. Bugün hâlâ restorasyon çalışmaları sürmekte olup mimarisi ve tarihsel dokusuyla kasabanın simgelerinden biri olmaya devam eder.
Kemerli Kilise, diğer bir önemli tarihi yapıdır. Bazı kaynaklara göre Türkiye’nin en eski kiliselerinden biri olarak kabul edilir. Günümüzde ibadete açık olmayan bu yapı, mimarisi ve taş işçiliğiyle tarih meraklılarının ilgisini çekmektedir. Fatih Camii ise Rumlar döneminde kilise olarak inşa edilmiş, Osmanlı döneminde camiye çevrilmiş ve halen ibadete açık olan bir yapıdır. Bu yapı, Trilye’deki kültürel geçişin ve çok dinli geçmişin yaşayan bir örneğidir.
Trilye’nin limanı da görülmeye değerdir. Sabah saatlerinde balıkçı tekneleriyle dönen yerel halk, taze balıklarla kasabanın restoranlarını şenlendirir. Deniz kıyısındaki balık lokantalarında mevsimine göre uskumru, çinekop, lüfer ya da istavrit gibi taze balıkları tatmak mümkündür. Balığın yanı sıra zeytinyağlılar, Girit mutfağı etkili mezeler ve ev yapımı şaraplar da sofraların vazgeçilmezlerindendir.
Trilye sadece tarihi ve mimarisiyle değil, doğasıyla da hayranlık uyandırır. Özellikle yaz aylarında ama kalabalık yaz beldeleri gibi gürültüsüz bir şekilde, yerli turistlerin ilgisini çeker. Sahil boyunca yürüyüş yapabilir, zeytinlikler arasında doğa yürüyüşlerine çıkabilir, tertemiz denizinde yüzebilirsiniz. Sonbahar ise Trilye’nin en büyüleyici dönemidir; zeytin hasadı zamanı köy sokaklarında ayrı bir canlılık yaşanır.
Ulaşım açısından bakıldığında Trilye’ye ulaşmak oldukça kolaydır. Bursa merkezden ya da Mudanya’dan özel araçla ya da toplu taşıma ile kısa sürede ulaşılabilir. İstanbul’dan feribotla Mudanya’ya geçip, oradan kısa bir yolculukla Trilye’ye ulaşmak mümkündür. Bu yönüyle İstanbul’a oldukça yakın ama onun gürültüsünden uzak bir kasaba deneyimi sunar.
Trilye, geçmişin izlerini bugüne taşıyan, doğal ve kültürel zenginliğiyle ruhu dinlendiren eşsiz bir kasabadır. Sessizlik, huzur, tarih ve doğa arayanların rotasına mutlaka eklemesi gereken bir durak olan Trilye, Marmara Bölgesi’nin saklı hazinelerinden biridir. Ne turistik bir karmaşa ne de metropol kalabalığı… Sadece dingin bir deniz, zeytin kokan sokaklar ve taş evlerden yükselen tarih fısıltıları vardır burada.